Merhaba sevgili okurlarım... demek isterdim ama demeyeceğim. Zira henüz pek bir izleyicim yok burda. Daha önceki blog, hem adı hem de içeriği itibariyle spor ağırlıklı olduğu için Cezayir ile ilgili olan yazıları bu bloğa taşıdım ve henüz hatrı sayılır bir izleyici kitlesine sahip değilim.
Neyse efendim bu alakasız girişten sonra gelelim yeni yazımıza. Başlıktan ve yukarıda gördüğünüz fotoğraftan da anlaşılacağı gibi yazımız Alger'de bulunan Şehitlik Anıtı ve Savaş Müzesi ile alakalı.
Yazıya başlamadan önce içeriye fotoğraf makinesi almayan ve devasa anıtın üzerine telefon/telsiz vericisi koyan zihniyete selam etmek istiyorum. Allah sizi bildiği gibi yapsın emi. Nedir yani içeriye fotoğraf makinesi ve cep telefonu almamak. Geçen yaz Efes müzesini gezdim ve dilediğimce fotoğraf çektim. Tek kural: Flaş yasak, o kadar. Ama konu Cezayir olunca diğer bütün şeylere gibi şaşırmamak gerek: Normal... İşte bu yüzden müzenin içerisinde fotoğraf çekemedik. Hemen hatırlatayım, Savaş Müzesi anıtın hemen altında. Yukarıdaki fotoğrafa göre soldaki ayağın altından giriliyor. İçeriye girerken cüz'i bir ücret ödüyor ve emanet kutularına telefon, kamera ve fotoğraf makinelerinizi bırakıyorsunuz. Gerçi ben cep telefonumu bırakmayı unutmuşum, istesem fotoğraf çekebilirdim ama çok geç fark ettim. O yüzden görsel destek olmadan anlatacağım.
İçeriye girdiğim andan itibaren bir savaş alanını gezer gibi bir hisse kapıldım. Her tarafta kılıçlar, hançerler, silahlar, cephaneler... Sonra önünüze çıkan belgeler, fotoğraflar, tablolar. O yıllara ait her şey. Ve çok ilginç ki belgelerin çoğu Fransızca. Yazışmalar, gazeteler, kararnameler vep Fransızca yazılmış. Sanırım o dönemlerde Arapçanın yasak olmasıyla alakalı, yada ben öyle biliyorum emin değilim. Bağımsızlık savaşının ve Cezayir tarihinin önemli isimlerine ait belgeler, eşyalar falan da var. Mesela Emir Abdülkadir'e ait silahları, hançerleri falan gördüm içeride. Materyal olarak oldukça zengin bir müze. Bazı gereksiz ve benzer şeyler de yok değil. Ama gelecek nesiller için önemli kalıntılar var. Umarım yıllar geçtikçe bu müzede anlatılanları ve yaşananları daha iyi anlarlar. Zira bugünün insanları çok anlamış gibi görünmüyor. Bu kanıya da şöyle vardım, eğer daha çok kişinin bilmesini, görmesini, anlamasını isteseler görüntü ve fotoğraf alma konusunda yasak koymazlar. Ki zaten bu müzenin anlamını birazcık kavraslar ülkede anında Fransızca yasaklanır. Zaten buna bir türlü kafam basmıyor: Fransızlar yıllarca zulüm etmişler, binlerce insanı genç yaşlı demenden katletmişler ve ülkede halen inanılmaz bir Franszı sempatisi var. Hayret etmemek elde değil...
Hergün evden çıkarken karısıyla helalleşen insanları neden geri dönmediğini, sabah dışarı çıkıldığında yol boyunca sıralı cesetlerin sebebini ve dökülen onca kanın sebebini bu müzede bulmak mümkün. O dönemden kalma bir giyotin, hepi topu iki metrelik bir uçaksavarla düşürülmüş bir pervaneli uçak ve nicesi. yakın tarihe ışık tutuyor hepsi. Ama tabi dediğim gibi sadece anlayana, ders çıkarabilene.
Müzeyi gezdik, telefonlarımız ve fotoğraf makinelerimizi geri aldık ve tam çıkarken iki taraftan aşağıya inilen bir yer daha gördük girişin hemen karşında. aşağıda ne var diye sorudğumuzda "Girin bakın güzel şeyler var, bir yandan da Kur'an okunuyor" dedi görevli. Merak edip aşağıya da indik. ama ne yalan söyleyim aşağıda ne olup bittiğini gerçekten anlamadım. Sadece görsel olarak güzel bir yer yapmışlar onu anladım. Zaten tam çıkmak üzereyken tekrar girdiğimiz için biraz da acele ederek gezdik içeriyi. O anda fotoğraf makinemizi aldığımız için bir kaç kare çekebildim. Flaş kullanamadığım için ortada duran ilginç taşın ne olduğunu anlatan açıklayıcı tabelayı net çekemedim. Henüz sorma fırsatım da olmadığı için hakkında en ufak bir bilgim yok, bir kaç Cezayirliye sorup öğrenirsem buraya da yazarım. Bu fotoğraflar da Müzenin daha altında bulunan ilginç mekandan: