2006'dan beri Cezayir’de yaşıyorum. Bazen arkadaşlarla bazen kendi başıma çıkar gezerim. 2007 yılında bir cuma günü (resmi tatil) kendi başıma dolaşmaya çıktım. Yaşadığım şehir Constantin’den 80 km. uzaklıktaki liman şehri Skikda'ya gideceğim. Lojmandaki arkadaşlardan birisi nereye gideceğimi sordu ve ben de söyledim. "Beraber çıkalım" diye her ne kadar ısrar ettiyse de "Yanlış anlama ama bugün yalnız çıkasım var" dedim. Atladım arabaya gittim skikda'ya. Le Grand Plage dedikleri biraz şehrin dışındaki plaja gittim. Arabayı uygun bir yere koydum. Yeni aldığım Sony Ericsson K800'ü cebime, patronun hediye olarak verdiği iPhone'u arabanın torpidosuna koyarak dışarı çıktım. Sahil boyunca uzanan tepenin üzerinde bulunan patikadan sigara içe içe, yeni aldığım Sony Ericsson K800 ile fotoğraf çeke çeke gidiyorum. Yürüdüğüm patika şuradan görülebilir: http://twitpic.com/7ehiaq
O esnada yanımdan 17-18 yaşlarında, orta boylu, zayıf, tek yumrukla ağzını yüzünü dağıtabileceğim tipte bir çocuk geçiyordu ve durup saati sordu. Söyledim. Beni geçip gitti. Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi sahile paralel uzanan patika yol dağın şekline göre kıvrım kıvrım ilerliyor. Neyse ben yaklaşık 15-20 metre daha yürüdükten sonra sağa doğru kıvrılan patikadan dönmemle karnıma dayanmış abartısız 30 cm’lik bıçağı fark etmem bir oldu. Az önce yanımdan geçen orospu çocuğunun ta kendisiydi. Cebimi işaret ederek "telefonu ver" dedi. Tamam, sakin ol gibisinden hareketler yapıp çıkardım usulca. Ülkemizde cep telefonunu alıp sim kartı geri veren gaspçılar bulunduğunu bildiğimden "Bari sim kartla hafıza kartını ver esteban" diye haykırdım. Telefonu açmayı falan denedi o ara koduğumun k800'ü bir türlü açılmadı. Ver ben çıkarıp alıyım telefonu al siktir git babında bir şeyler anlatmaya çalıştım ama o ara telefonu alıp kaçacağımı düşünen gaspçı şerefsizi bıçağı tekrar karnıma doğrulttu. Bir hamleyle bıçağı tutan elini yakaladım ama o anki panik ve heyecanla elimin kolumun dermanı kesilmiş olacak ki kolunu kurtardı şerefsiz piç. Sonra bir tekme ile beni kendimden uzaklaştırdı.
İşte o an zaten tam anlamıyla çalışmayan vücut ve beyin fonksiyonlarımı zorlayarak süper, dâhiyane, bir o kadar parlak bir fikir ürettim lanet olası zihnimde. Gaspçı ile pazarlık yapacaktım. Yine el kol hareketleriyle sakin ol diyerek elimi cüzdanıma attım. Cüzdandan 4-5 bin dinar (o zamanın parasıyla 40-50 Euro ediyor, benim telefon 30 bin dinar) çıkararak "al bunu telefonu ver" dedim. Tabi yemedi. Orospu çocuğu şerefsiz gaspçı benim süpersonik fikrim karşısında hem telefonu hem parayı alıp küfürler ederek yerden aldığı taşları bana fırlatmaya başladı. Ben de tabanları yağlayarak kaçarken kendi kendime küfürler etmeye başladım. Allahtan cüzdanı bari kaptırmadım zira cüzdanda hala para vardı. Yaklaşık bir 300-400 Euro ve 8-10 bin dinar daha...
O gün bugün hala aklıma geldikçe hem güler hem sinirlenirim. Siz siz olun gaspçı ile pazarlığa girişmeyin. Hele hele yabancısı olduğunuz bir ülkede. İlk olarak neyi kaptırmışsanız verin gitsin. Arkanıza bakmadan uzaklaşın oradan.
ekşi sözlük için: tıkla
Merhaba,
YanıtlaSilBen Cezayir'e çalışmaya gideceğim. Size sormak istediğim bir kaç soru var ancak profilinizde e-posta bağlantısı göremediğim için posta yollayamadım, dolayısıyla buraya yazıyorum. Kısıtlı vaktim olduğu için yazılarınızın hepsini şu an okuyamadım, vakit buldukça okuyacağım. Vize, uçak bileti gibi ayrıntılarla şirket uğraşacağı için bunlar dışında bana ilk etapta tavsiye edeceğiniz bir şey varsa çok memnun olurum.
İyi günler
Zaten fazla bi yazı yok burada o yüzden çok zamaninizi almaz; Cezayir e gelirken dikkat edilecek hususlar başlıklı yazıda aradığınız bir çok şey mevcut.
YanıtlaSil